top of page

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HANEFİLİK
 Hanefilik, İmam Ebu Hanife veya İmam-ı Azam olarak bilinen Numan. B. Sabit’in görüşleri etrafında oluşmuş bir mezheptir. Ebu Hanife, sahabeleri görmüş birisiydi. İslam dünyasının birçok yerinde sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Bunlardan en önemlileri Ebu Yusuf ile Muhammed Eş-Şeybani’dir. Mezhep, önce Irak’ta daha sonra Türkiye, Balkanlar, Pakistan Kafkasya, Irak, Suriye ve Kuzey Afrika’da benimsenmiş ve yayılmıştır.
Miladi 699 yılında Kufe’de doğan Ebu Hanife, küçük yaşlardan itibaren dinî ilimler alanında devrin ünlü bilginlerinden ders aldı. Numan b. Sabit, ticaretle de meşgul olmasından dolayı fıkhın, özellikle ticaretle ilgili konularında günümüze de ışık tutan önemli görüşleri bulunmaktadır. Özellikle, fıkıh ilmindeki başarısı, çözümü zor sorunları kolayca sonuçlandırması nedeniyle kendisine İmam-ı Azam denilmiştir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 Akıl ve mantık kurallarını bilimsel metodlar sonucunda kullanımı, dini sorunların çözümünde esnek bir yol izlenmesi, mezhebin çok geniş coğrafyalara yayılmasına olanak tanımıştır. Ebu Hanife’nin dinî konulara hâkimliği, ticari yaşamın içinde oluşu ona, insanları ve onların problemlerini yakından tanıma avantajı sağlamıştır. Bu durum, ictihatlannın halk tarafından kolay kabul görmesini sağlamıştır. İctihatı (rey) ve kıyas metodunu çok kullanan Hanefilik, çoğu zaman dinin genel ilkelerine başvurmuştur. Dinî sorunların çözümünde tümevarım (sorunlardan başlayarak kurallara gidişi) metodunu kullanan Ebu Hanife, Müslümanların birbirleriyle fikir alışverişine (Şura) büyük önem vermiştir.
 Hanefilik Mezhebinin görüşlerinden bir bölümü şöyledir:
* Dinî konuların çözümünde başvurulacak ana kaynak Kur’an (vahiy) ve sünnettir. Müslüman bilginlerin bir araya gerek ortaya attığı fikir ve düşünceler ise icma olup, dinin üçüncü kaynağıdır.
* Hüküm ifade eden sözler kadar, bunların anlamları ve konuluş gerekçeleri de önemlidir. O yüzden ayetlerin niçin indirildiği, hangi olay sonrası böyle bir ayet geldiği incelenmelidir.
* Örf ve adetler fıkhın ikincil kaynaklandır. Dini hükümler tahsis edilirken örf ve adetlerinde bağlayıcılığı vardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


MALİKİLİK
  Malik b. Enes’in görüşlerinin etrafında oluşan mezheptir. İmam Malik, Ye m e n l i’dir, fakat bütün hayatı Medine’de öğrencilerine ders vererek geçmiştir. Maliki Mezhebi, gerek İmam Maliki’nin yazdığı eserler, gerekse yetiştirdiği öğrencilerle günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Maliki ekolü, Arap Yarımadasında, Afrika’da ve Hicaz bölgesinde yaygındır. İmam Malik’in en önemli eserleri hadisleri derleyip topladığı El Muvatta ve Müdevvetü-l Kübra’dır.
Malikilik Mezhebinin temel görüşleri şöyledir:
* Dinin ilk kaynağı Kur’an, ikincisi ise Sünnet’tir
* Malikilere göre harama götüren her şey haram, helala götüren şey ise helaldir.

 

ŞAFİİLİK

İslam dünyasındaki en yaygın amelî-fıkhi mezheplerden biri olan Şafiîlik, İmam Şafiî (öl. 820)’nin görüş ve düşüncelerine dayanır. İmam Şafiî küçük yaşlarda Kur’an’ı ezberlemiş, daha sonra döneminin önemli ilim merkezleri olan Bağdat, Mısır, Yemen, Medine gibi bölgelerdeki âlimlerden ders almıştır. Özellikle fıkıh ve hadis ilminde uzmanlaşmış, fıkhi konulardaki görüşleri pek çok insan tarafından benimsenmiştir. Fıkıh ilminin kurallarını sistematik olarak ortaya koyan ilk kişi olan İmam Şafiî’nin en önemli eserleri er-Risale ve el-Ümm’dür

 

 

 

 

 

 

HANBELİLİK

Günümüze kadar varlığını sürdüren amelî-fıkhi yorum biçimlerinden biri de Hanbelîliktir. Hanbelîlik, büyük İslam âlimi Ahmed bin Hanbel (öl. 855)’in fıkhi konulardaki görüş ve düşüncelerine dayanır. Ahmed bin Hanbel, döneminin önemli âlimlerinden ders almıştır. Özellikle hadis ve fıkıh alanında uzmanlaşmış, derin bilgi sahibi olmuştur. En önemli eseri, Müsned adı verilen hadis kitabıdır.

Diğer İslam mezheplerinde olduğu gibi Hanbelîlikte de Kur’an ve sünnet, dinî bir konuda hüküm verilirken başvurulan temel iki kaynaktır. Bunun dışında sahabelerin ve ondan sonraki nesil olan tabiilerin görüşüne de önem verilir. Hanbelî mezhebinde dinî hükümlerde çok fazla toleransa yer verilmez. Özellikle ibadet konularında katı ve tavizsiz hükümler öngörülür. Hanbelîlerde icma yani İslam âlimlerinin görüş birliği içinde olması sadece sahabe ve tabiiler için söz konusudur. Sonraki dönem âlimlerinin icması delil sayılmaz.(Osman Keskioğlu, Fıkıh Tarihi ve İslam Hukuku, s. 154-156; Ferhat Koca, Ahmed bin Hanbel, s. 128-130.)

bottom of page